Warren Buffett ve Charlie Munger’ın son yıllık toplantısına devam ediyoruz bu hafta. Bugün toplantının öğleden sonraki kısmından çıkarttığım notları paylaşmış olacağım. Ve her soru ve cevabın arkasına kendi yorumumu da ekliyorum küçük bir parantez olarak. Fakat tüm toplantıdan çıkartmamız gereken bence bazı dersler var. Önce bölümün başında bunları bir aradan çıkartmak istiyorum.
Yaptıkları işi, saf bir yatırım şirketi olarak düşünebilirsiniz. Herhangi bir fon yöneticisi veya profesyonel yatırımcı gibi çalışmıyorlar. Onlar farklı bir şey yapıyor. Özellikle de eğer bir işi çok beğendilerse; tamamen sahibi olmak istiyorlar. Portföylerinde çok fazla tam sahiplik hakları olduğu şirket var. Ve gerçek anlamda bir işletme gibi bakmalarına yardımcı oluyor bu yöntemleri. Eğer bir firmanın tamamını satın alamıyorlarsa ve gerçekten de beğendikleri bir işse; o zaman alabildikleri kadar fazla pay almaya çalışıyorlar ve bu işlere de aynı kendi sahibi oldukları işler gibi değerlendirerek yaklaşıyorlar. Bizim favori tutma periyodumuz sonsuza kadar derken; işte bunu kastediyorlar aslında. Yani bildiğimiz tüm diğer yatırımcılardan farklı bir yöntemleri var. Onlar düşük karlılık dönemlerinde veya kısa vadeli piyasa hareketlerinde elindeki lotları satmıyorlar genellikle. Çünkü zaten şirketin sahibi durumundalar. Küçük ortakları oldukları işletmelerde elbette çeşitli pozisyon düzenlemeleri yapıyorlar ama bu toplamda baktığımızda yaptıkları işin sadece üçte biri aslında. Ve genellikle çok ciddi bir nakit pozisyonu taşıyorlar sıklıkla. Sigortacılık işlerinden kaynaklı bir avantajları olarak görebiliriz bunu. Ve nakit taşımaktan rahatsız olmuyorlar çünkü bunun sebebi; piyasalarda kan gövdeyi götürürken veya çok beğendikleri bir şirket aşırı şekilde nakde ihtiyacı olduğunda; hazır beklemek istiyorlar. Bu şekilde satın alma yaptıkları ve tabiri caizse ele geçirdikleri çok fazla şirket var. Yani yaşlı kurt Warren Buffett; çok sabırlı bir avcı aslında. Bu bölümde zaten bazı sorulan soruların detayında bunları tekrardan görmüş olacağız.
Geçtiğimiz bölümün kısa bir özetini yaparsak önce, Buffett, Berkshire’ın finansal durumunu göstererek sunuma başlamıştı. Arkasından bazı yorumlarda bulundu bunları geçtiğimiz bölümde zaten konuştuk. Daha sonrasında soru-cevap bölümü başladı ve ben de burada bir filtreleme yapmış oluyorum toplam 6 saatten fazla süren yayından ve ilk oturumun içinden en önemli ve ilgili kısımları paylaşmış oldum önceki bölümde. İlk bölümde, yatırım dünyasında agresif ve muhafazakâr çizgilerin verimli bir noktasında durulması gerektiğinden konuştuk. Çok fazla karar vermek durumunda kalmanın aslında zararlı olabileceğini söylediler. Bir başka soruya cevap olarak; yapay zekâ konusunda biraz şüpheli bakıyorlar -ki ben pek katılmıyorum bu görüşe. Ama robotik alanında işletmeler için yaşanan dönüşümün farkındalar ve öneminden bahsettiler. Değer yatırımcılarının değişen şartlara karşı adapte olmaları gerektiğini anlattılar. Elinizdeki sermayenin büyüklüğünden veya küçüklüğünden önemsiz olarak asıl temel noktanın, doğru prensiplerle ve çok fazla risk almadan yatırım yapmaktan geçtiğinin altını çizdiler. Şirketlerdeki jenerasyon değişiklikleri ve özellikle aile şirketlerindeki ikinci nesil yöneticilerle ilgili konuştular. Bu noktada biraz kişisel gelişimle birlikte bilgi ve tecrübenin bileşik getirisini ön plana çıkardılar. Kendilerinden sonraki Berkshire’ın nasıl olacağını veya nasıl devam edeceğini tarif ettiler. Yine başka bir detay; şirketlerin kısa vadeli hedefler yerine, uzun vadeli planlamaları takip etmesi gerektiğini söylediler ve bu şekilde düşünen şirketlere yatırım yapmanın doğru olduğunu düşündüklerini söylediler. Çeşitlendirmenin saçmalığından elbette yine bahsettiler. Ve ayrıca Buffett burada bir başka detayın daha altını çizdi; onların sürekli takip ettiğimiz hisse senedi portföylerinin bazen yanlış anlaşılabileceğini vurguladı. Yaptıkları işin sadece üçte birini gösteriyor o portföyleri ve bölümün başında konuştuğumuz tam sahibi oldukları işler var; yani totale bakarak değerlendirmek gerekiyor bunu söyledi. Benjamin Graham’in kaderin bir ironisi olarak tüm parasını kendilerine ait bir büyüme şirketinde kazandığını anlattılar. Ve daha birçok detay vardı paylaştıkları. Bu kısa özetten sonra artık toplantının ikinci oturum kısmına geçebiliriz sanırım ve direkt ilk soruyla başlayalım. Bu soru 13 yaşındaki ve yıllık toplantılara 6. kez katılan bir kız çocuğundan geldi. İlk bölümde de dediğim gibi bu toplantılara on binlerce insan katılıyor ve genellikle aileleriyle birlikte geliyorlar. İnsanlar çocuklarına Berkshire hissesi vasiyet olarak bırakıyor. Neyse, çok da fazla uzatmadan başlayalım artık.
- 1. SORU: Bildiğiniz gibi Amerika 31 trilyon dolar borca sahip ve bu rakam GDP’nin %125’ine denk geliyor. Bu olurken, FED bu borcu ödemek için çaba gösterdiklerini söyleyerek trilyonlarca dolar basmaya devam ediyor ve eş zamanlı olarak enflasyonla mücadele ettiklerini söylüyorlar. Dünyadaki birçok büyük ekonomi mesela Çin gibi, dolardan uzaklaşmaya başladı. Sorum şu: önümüzdeki bir zamanda dolar global rezerv birim özelliğini kaybederse, Berkshire bu olasılık için hazır mı? Ve vatandaşlar olarak biz ne yapabiliriz kendimizi bu durumdan korumak için?
- CEVAP: (Buffett söz alıyor): Ben doların rezerv birim olmama ihtimalini görmüyorum bile ve Jay Powell’dan durumu daha iyi anlayan biri olmadığını düşünüyorum. Fakat tabi ki para politikasını devlet belirliyor ve o sadece arada sırada çıkıp bazı tavsiyelerde bulunarak yardımcı olmaya çalışıyor. Pandemi döneminde neredeyse yarı-savaş gibi bir durumla karşı karşıya kaldık ve kimse kâğıt para sisteminde ne zaman sınırı aşacağını bilemiyor özellikle de rezerv birim için geçerli bu. Amerika çok uzun bir süredir Keynesyen modeli benimsedi ve bunun yararlarını çok fazla gördük. II. Dünya Savaşı 1945 ağustos ayında bitti ve tam zamanını hatırlamıyorum ama 1946 Şubat aylarına geldiğimizde enflasyon %1 civarlarındaydı. Ondan birkaç sene sonra tekrar %15 civarlarına çıktı ve tekrar kontrol altına aldık. Amerika için; yapmakta olduğu şeyi baskın olarak yapmaya devam etmesi çok kolay. Ama eğer, yaptığımız şeyi çok fazla yaparsak, cin şişeden çıktıktan sonra, insanlar para birimine güvenini kaybettikten sonra, cini şişeye geri sokması da bir o kadar zor. Fakat bu tip durumları tahmin etmek hiç kolay değil ve kimse ne olacağını net olarak bilemiyor. Berkshire olarak yıllık mektuplarda bazen bahsediyoruz, biz enflasyona kısmen hazırlıklı sayılırız ama tamamen hazırlıklı olduğumuzu söylemek mümkün değil. Çünkü kimse tamamen hazır olamaz işler o noktaya geldiğinde. (Charlie Munger buradan devam ediyor): Bence bir noktada hükümetin oy satın alması için para basması verimsiz bir araç olacak. Ve bu paranın tam olarak nereden geldiğini de bilmiyoruz. Eğer bir şey tehlikeli ve aynı zamanda verimsizse; ondan uzak durmakta fayda var. Ama örnek olarak Japonya gibi kültürel zenginliğe ve güce sahip bir ülkeyseniz, (Warren burada araya giriyor dayanamayıp): Fakat onların rezerv birim olma ihtimali yok Charlie, diyor. (Charlie) Elbette, diye devam ediyor. Fakat Japonya son 30 yılda çok garip şeyler yaptı. Ülke borcunun büyük bir kısmını geri satın aldı, ülkenin en önemli hisse senetlerini satın aldı. Onların Merkez Bankaları neredeyse Japonya’daki her şeyin sahibi. Ve belki bu yüzden yaklaşık 30 yıldır ekonomik bir durgunluk içindeler ama ülke kötüye gitti de diyemeyiz. Japonya’nın yaptığı şeyi takdir ediyorum fakat bizim bunu taklit etmemizin aynı sonucu vereceğini söylemek doğru olmayabilir.
Bu küçük kızın sorduğu soru yüksek ihtimalle kendi sorusu değil belki babasının sorusu olabilir ama gerçekten çok derin bir soru bana göre. Sadece Amerika’yla da ilgili olan bir konu değil, o yüzden bu soru ve cevabını aldım zaten buraya. Rezerv birim konusunda ben Buffett kadar emin değilim tahmin edebileceğiniz gibi. Hiçbir penaltısı olmayan veya cezası diyelim; bir para sistemi içindeyiz. Serbest piyasadan söz ediyoruz ama öyle değil; eğer yeterince büyükseniz, sizin batma ihtimaliniz yok. Devlet veya şirket, bankalar fark etmiyor; batmanız bir şekilde önlenebiliyor. Bu anlamda baktığımızda otorite açısından hiçbir cezai uygulama yok ortada. Fakat biz sıradan insanlar olarak; yanlış ve zararlı uygulamaların bedellerini ödemekle yükümlüyüz. Buffett tam bir Amerikan kapitalisti ve Amerikan rüyasını, Amerika’nın çıkarlarını her şeyden önde görüyor gibi düşünüyorum. Elbette istemeyecektir o yüzden, doların rezerv birim pozisyonunu kaybetmesini. Ayrıca onu pek suçlayamayız, bugünkü bulunduğu konumu ona sağlayan şey Amerikan rüyasının zaten kendisi ve o da her zaman için bunu kabul ediyor ve sisteme övgülerde bulunuyor. Bu aynı şekilde devam edecek demek değil ama. Özellikle bitcoin’in belki uzak bir gelecekte; rahatsız edici derece rakibi olacağını düşünüyorum kâğıt para sisteminin. Bugün henüz hala bana kalırsa emekleme aşamalarında. Buffett ve Munger çok saygı duymamız gereken insanlar, öğrenecek çok fazla şeyimiz var ve kulaklarımızı tıkamamalıyız söylediklerine ama aynı zamanda söyledikleri her şeyi de mutlak bir doğru olarak kabul etmemeliyiz. Kendi sorgulamalarımızı yapmamız gerekiyor.
Yine Buffett ve Munger bu ilk soru üzerine uzun uzun konuşuyorlar kendi aralarında da ve diğer soruyu almadan önce Buffett biraz düşündükten sonra başka şeyler de söylüyor. Şöyle devam ediyor:
- Rezerv para birimi yerine gerçekten geçebilecek yedek bir para yoksa; doları yok etmeyi istemek çok mantıksız. Tüm bunları bir oyun gibi düşünüp anlamsız token’lar çıkartmak veya başka bir şey, tamamen çılgınlık. Biz II. Dünya savaşı sebebiyle para basılan bir ekonominin içine girdik ve o dönem de aynı şekilde enflasyondan dolayı zarar gördük. Belki şimdi tam olarak olmasa da neredeyse aynı şeyler tekrar oluyor gibi. Dolar tutmak istemiyor kimse elinde. Gayrimenkule yatırım yapılmak isteniyor. Sağlam şirketlere yatırım yapmak isteniyor. Şöyle ki; sizin en büyük savunmanız aslında alım gücünüz. Eğer bulunduğunuz yerdeki en iyi doktor, avukat veya öğretmenseniz; hatta 10. en iyi kişiyseniz bile güzel bir hayat yaşayabilirsiniz. Ekonomi gerçekten üretken bu anlamda ve yetenekleriniz doğrultusunda başarılı olabilirsiniz. O yüzden aslında en iyi yatırım kişinin kendine yaptığı yatırımdır.
Diyerek konuyu toparlıyor ve dediğim gibi ben söylediklerine, kendine yatırım yapmak haricinde, pek katılmıyorum. Ve diğer soruya geçelim bence artık.
- 2. SORU: 2022 mektubunuzda Berkshire’ın yatırımlarına devam edeceğini ve bunları doğru işletmelerde doğru zamanlarda değerlendirmeye devam ederken, büyük hatalardan uzak durmaya çalışacağını söylüyorsunuz. Oldukça mütevazi bir şekilde geçmişte de birçok hata yaptığınızı söylemiştiniz. Fakat bu sefer ilk defa kullandığınız büyük, ciddi bir hata kelimesi dikkatimi çekti. Bize lütfen hem yatırım yaparken hem de hayatın içinde büyük hatalardan nasıl kaçınabileceğimiz konusunda öğütler verebilir misiniz?
- CEVAP: Charlie’ye bu soruyu sorsan büyük ihtimalle Amerika’da doğmuş olmak zaten bu konuda çok büyük bir şans ve dünyanın geri kalanında çok fazla seçeneğin yok diyebilir. Benim düşüncem; kendi hayatını, ölüm zamanını düşünüp elindeki zamanla ne yapacağını yazıya dökmen lazım ve buna göre hedeflerine ulaşmanın yollarını düşünüp ona uygun yaşaman lazım. Ayrıca akıllandıkça ve tecrübe kazandıkça yaptığın hatalardan ders alıyorsun. Yatırım için de geçerli bu. Sadece seni tamamen oyunun dışına itecek veya o noktaya yaklaştıracak hatalardan kaçınman lazım. Gece yatarken hiçbir zaman yatırımlarınla ilgili endişe duymayacağın bir halde olman gerek eğer tüm paranı yatırımlarda değerlendiriyorsan. Ve bunun yanında, her zaman kazandığından daha azını harcamalısın. Eğer kazandığından biraz daha fazlasını harcamak istersen borç almak zorundasın ve bu mantaliteyi yeterince sürdürürsen girdiğin borçlardan kurtulmanın da hiçbir yolu yok. Burada konut kredisi konusunu istisna tutuyorum ama kredi kartı borçları -ki biz de bu işin içindeyiz, kredi kartı şirketlerinde yatırımlarımız var ve işler çok iyi gidiyor- ama kişisel olarak söylersem, neden böyle borçlarla hayatta geriye düşmek isteyesin ki? Eğer kredi kartı borçlarına faiz olarak %12 – %14 gibi rakamlar verebiliyorsanız, bu demektir ki sen bu faizden daha fazlasını kazanıyorsun aldığın borçla. Ve eğer gerçekten bunu yapabiliyorsanız gelin hemen Berkshire’de işe alalım sizi. Charlie etraftayken şunu söylemekten nefret ediyorum ama bu o kadar da karmaşık bir şey değil. Diğer verebileceğim bir öğüt; Tom Murphy, onunla ilk tanıştığımda bir zamanlar bana şöyle bir şey söylemişti: birine her zaman cehenneme kadar yolun var diyebilirsin. Ve bundan daha önemlisi bilgisayar başında oturup hayatını mahvederken, internet üzerinden her zaman birine bu cümleyi kurabilirsin, sadece 30 saniye içinde. Ve yine şöyle demişti: ismimi övün, kategorimi eleştirin. Her insanı mutlaka eleştirmek gerekebilir ve bunu doğru bir şekilde yapmak önemli. Ben hayatımda çevresinde arkadaşları olmadan ölen hiçbir kibar insan tanımıyorum ve etrafında ailesi de dahil kimse kalmadan ölmüş olan çok fazla kişi tanıdım bunun yanında. Tom Murphy’nin oğlu da bugün aramızda bir yerde ve onun babasını 50 yıl boyunca izledim. Hiçbir zaman kaba ve sert bir davranışını görmedim ve bu sayede çok fazla aptalca şey yapmadığına şahit oldum. İşte hayatta fark yaratan şey de; bu, bana kalırsa. (Charlie sözü alıyor burada): Evet, aslında çok basit. Kazandığından daha az harca ve akıllıca yatırımlar yap. Toksik insanlardan uzak dur. Hayatın boyunca her zaman öğrenmeye açık ol ve anlık tatmin duygularını erteleyeceğin bir hayat kurmaya özen göster. Bunların hepsini yaparsan; neredeyse kesin bir şekilde başarılı olabilirsin. Eğer yapmazsan, çok fazla şansa ihtiyacın olacak ve çok fazla şansa işini bırakmayı istemezsin. Bir oyuna başladığın zaman, oyunu nereden geldiği belli olmayan bir şansla kazanmak yerine, doğru oynayarak kazanmak istersin. (Ve Buffett tekrar araya giriyor) Eklemem gereken bir şey daha var, diyor. İnsanların, başka insanları nasıl manipüle edebildiğini öğrenmelisin ve aynı manipülasyonu yapmaktan kendini geri tutmalısın. (Charlie devam ediyor tekrar): Aynen öyle, toksik insanlar bunlar işte. Seni kandırmaya çalışacaklar, yalan söyleyecekler, sözlerine sadık kalmayacaklar. Hayattaki en önemli ders: böyle insanları mutlaka çevrenizden uzaklaştırın ve bunu bir an önce yapın.
Yani basit bir soru soruyorsunuz, ya da basit gibi görünen bir soru aslında. Ama soruya öyle bir açıdan yaklaşıp o kadar şeffaf ve açıkça fikir paylaşıyorlar ki, o yüzden bu yaptıkları şeyi çok önemsiyorum ben. Ve tabi tüm söylediklerinin üstüne benim ekleyebileceğim pek bir şey olduğunu da düşünmüyorum. O yüzden diğer soruya geçelim hızlıca.
- 3. SORU: Berkshire, Paramount şirketinin 84 milyon lotuna sahip. Varlıkları bakımından oldukça zengin bir şirket ama özellikle son çeyrek raporlarında finansalları açısından bir hayal kırıklığı yarattı. Hatta temettü ödemelerini de %80 oranında azalttı. Yayıncılık dünyası ve geçirdiği dönüşümle ilgili ne düşünüyorsunuz? Ayrıca hala aynı yatırım felsefesini koruyor musunuz? Yatırım görüşünüzde şirketleri satın almak için bir hedef fiyat stratejisi mi geçerli sizin için; yoksa temelleri sağlam şirketlere ortak olmak mı?
-
CEVAP: Buffett, istersen tüm paramı sana vereyim sen yönet diyor. Tabi bunu oldukça kibar ve nazik bir şekilde şakayla karışık söylüyor belirtmem lazım. Şöyle devam ediyor: biz insanlara hisse senedi tavsiyesi verme işinde değiliz. Hisseler hakkında hiçbir şey bilmeyen insanlar bunu yaparak çok iyi para kazanabilirler. Fakat şunu söylemem gerekiyor, hiçbir zaman bir şirketin temettülerini ciddi oranda düşürmesi iyi bir haber değildir. Bu arada yayıncılık işi gerçekten incelenmesi ilginç bir sektör. İnsanlar gözlerini bir ekrana dikip bu telefon veya başka bir şey olabilir, bir şeyler izlemeyi ve eğlenceli vakit geçirmeyi seviyorlar. Bu işi yapan birçok şirket var. Daha az şirket olması lazım aslında ve daha yüksek fiyatlamalar gerekiyor. Daha da doğrusu yüksek fiyatlamalar olmazsa sistem işlemez. Ayrıca insanları platformunuza hapsedemezsiniz. Belli üyelik modelleri satabilirsiniz ve reklamları izlemesini sağlayabilirsiniz, bir süreliğine elinizde tutabilirsiniz kullanıcıyı ama onu platforma kilitleyemezsiniz. Ve işlerin nasıl gideceğini hep birlikte göreceğiz. Ben 21-22 yaşlarındayken şu anda bulunduğumuz salona 6-7 km uzaklıkta bir petrol istasyonumuz vardı ve sadece tek bir rakibimiz vardı bölgede. Fakat karlarımızı rakibimiz belirliyordu. Her gün onun fiyatlamasına bakıyorduk ve ona göre indirim yapıyorduk. Eğer o gün, indirim yaparsak o da bizim fiyatımıza iniyordu hemen ve fiyat yükseltme şansımız yoktu. Sonunda kazanan o oldu. Yani, bazı temel işletme problemleri var dikkat etmeniz gereken. Disney mesela 1940’larda benzersiz şirketlerden biriydi. Animasyon yapıyorlardı ve hikayeleştirdikleri karakterleri vardı. Sadece her 6-7 yılda bir hikâyede güncellemeler yapıyorlardı ama şu anda bulunduğumuz dünya daha farklı bir yer. Ekranlara bakan gözlerin sayısı inanılmaz bir oranda artmayacak, uygulamalarda geçirilen zamanlar yine inanılmaz bir şekilde yükselmeyecek ve elinizde bu işten çıkmak istemeyen bir sürü şirket var aynı zamanda. Nasıl fiyatlamalara geleceğini o yüzden kimse bilemez. Aktörler ve aktrisler para kazanacak, menajerler para kazanacak. Salon işletmeleri ama önceden yakaladıkları seyirci kapasitesinin %70’ine düşmüş durumda, pandemi döneminin öncesine göre. Ayrıca bu iş özelinde, arzı azaltmanız mümkün değil. İnsanların da sadece sınırlı zamanları ve sadece iki gözleri var. Bunun yanında aynı zamanda her zamankinden daha fazla seçenekleri var. Ve rakiplerinden biri, neredeyse aynı tecrübeyi daha ucuz bir fiyata sağlıyorsa, izleyiciler oraya gidecektir. Ve bu yüzden sektör gerçekten ilginç bir denkleme girmiş durumda.
Buffett’ın yaptığı bu basit işletme analizini ve nelere dikkat ettiğini sanırım fark ediyorsunuzdur. Soruyu soran genç adamdan biraz da gıcık aldı gibi çünkü Paramount pozisyonları pek iyi gitmiyor. Bunu bir kenara bırakırsak, rekabet konusu bence çok ön plana çıkıyor verdiği cevapta. Bazı işler doğası gereği rekabete çok açık olabilir ve bazen sektörler bir dönüşümden geçerek sektörün giriş hendeği ortadan kalkabilir. İnternet biraz da bunu yaptı yayıncılık sektörüne. Dijital yayıncılık klasik televizyonları öldürdü ve şimdi de kendi aralarında birbirlerine karşı bir rekabet içindeler. Kazananın çok fazla olabileceği bir sektörde, yatırımcılar için anlamlı bir kazançtan söz etmek bence çok mümkün olmuyor. O yüzden zaten sektörel olarak da bir giriş hendeği konusunu ve şirketlerin doğal rekabet avantajlarını her zaman ön planda tutmaya çalışıyor Buffett.
- 4. SORU: Sorum Charlie Munger’ın bir zamanlar söylediği bir söz üzerine. Geçtiğimiz yıllarda şöyle bir şey demiştiniz: “150 IQ’ya sahip ama kendini 170 sanan biriyle çalışmak yerine; kendini 120 sanan biriyle çalışmayı tercih ederim” demiştiniz. Sanırım Elon Musk’a gönderme yapmıştınız bu sözle. Onun son girişimlerinin başarılarını göz önüne alırsak, Tesla, SpaceX ve Starlink gibi örneğin. Merak ediyorum, hala Elon Musk’ın kendini olduğundan daha fazla gördüğünü düşünüyor musunuz?
-
Charlie şöyle CEVAP veriyor: Evet hala öyle düşünüyorum. Ama o çok yetenekli biri ve bunun yanında kendisini de abartmasına pek gerek yok. Ve aynı zamanda, şu ana kadar hayatta başardıklarını da eğer kendine inanılmaz derecede ekstrem hedefler belirlemeseydi, başaramazdı. İmkânsız gibi görünen işler yapmayı hayal ediyor. Fakat biz daha farklıyız. Warren ve ben, çok kolay ve anlaşılabilir işleri yapmayı seviyoruz. Biz Elon’la rekabet etmek istemiyoruz çünkü çok fazla başarısızlıkla karşılaşmak istemiyoruz.
Charlie Munger, gerçekten çok ilginç biri. Verdiği örnekleme üzerinden gidersek; hayal edilmesi bile fazla görünen hedefler koymalıyız kendimize ama bunları gerçekçi bir düzleme de oturtmamız gerekiyor ve kendimiz için işleri biraz kolaylaştırmak gerekiyor. Buffett’ın daha önce dediği gibi bir hayat planı çizmek, bir plan dahilinde hareket etmek çok daha sağlıklı sonuçlar verebilir. Elon Musk’la ilgili bu soruyu özellikle paylaşmak istedim. Çünkü bazen net varlıkları karşılaştırılabiliyor. Elon Musk gerçekten de özel birisi ama karşısındaki kişiler; bambaşka bir şekilde aynı noktaya gelmişler ve tabi daha uzun bir yoldan giderek. Bu da ayrıca değerli bir şey. Ve mütevazilik yine verdikleri cevapta ön plana çıkıyor, bu da atlanmaması gereken bir detay.
- 5. SORU: 2010 toplantısında Berkshire’ın devasa nakit pozisyonunun nasıl kullanılacağını veya yatırımcılarına dağıtılma fikrini gelecekteki Berkshire CEO’suna sormak istediğinizi söylemiştiniz. O yüzden sormak istiyorum, bu zaman içinde sürekli yükselen ve 100 milyar dolar üzerine çıkmış nakit pozisyonunu hala iyi kullanıyor mu Berkshire yoksa nakdi dağıtmaya yaklaştık mı?
- Buffett’ın CEVABI şu şekilde: Öncelikle, Berkshire hisse senetleri hala bizim düşündüğümüzden daha azına fiyatlanıyor. Kendi hissemiz elimizdeki nakdi kullanma ve yatırımcılara kazandırma yollarından birisi. Ayrıca biz elimizdeki parayla, çok iyi görünen yeni şirketleri almayı çok seviyoruz. 50 milyar dolara veya 75 hatta 100 milyara kadar bile bir şirket satın almak istesek, bunu hemen yapabiliriz. Halka açık bir şirketi bu şekilde satın almak zor çünkü teklifinizi yaparsınız; onlar yatırımcılarına geri döner ve oylamaya sunarlar. Tüm süreç aylar sürebilir ve fiyat bu sırada sabit kalmayabilir. Özel şirketlerde bunu yapmak daha kolay ama çevremizde bu kadar büyük özel bir şirket de neredeyse kalmadı. Ayrıca bizim satın alma yapmak istediğimiz şekilde iş yapan çok fazla şirket de yok. Ama gelecekte yine şöyle bir senaryo olabilir: birçok iyi firma, kullandıkları borçlar yüzünden veya krizlerde finansallarının bozulması yüzünden, bize telefon açmak zorunda kalabilir. Tiffany ve Harley Davidson’da 2008’den sonra olduğu gibi mesela örnekleri çoğaltabiliriz. Bu tip şeyler tekrardan mutlaka olacak. Elbette bizim aradığımız şirketler sadece kısıtlı oranda bu tarz durumlarda kalabiliyorlar ama telefonun ucunda olmak istiyoruz. Ve illa ki şirketlerini satmak istemeyebilirler ama 10 milyar, 20 milyar dolara bir anda ihtiyaç duyabilirler. Yine tekrarlamak lazım tabi, eğer piyasanın durumu kendi hissemizin fiyatını düşürürse 50 milyar dolarlık bile geri alım yapabiliriz istediğimiz anda. Fakat dünyanın bize neler getireceğini hep birlikte göreceğiz. Eskiden olduğu kadar çok fazla fırsat doğmuyor bugünlerde. Elimizdeki olan işletmelerle hala iyi paralar kazanıyoruz ve kenarda duran 130 milyar doların bize çok fazla zarar verdiğini söylemek de doğru olmaz. Bu para zaten %5 faiz oranlarıyla tahvillerde duruyor.
Yani kısaca şöyle özetleyebiliriz bu Buffett’ın cevabını, yedek akçe konusunda Berkshire gerçekten çok farklı bir seviyede. Onların bu tarzını uygulayan çok fazla da firma yok -ki olsa bile- böyle bir nakit dağına sahip olan neredeyse hiç yok. Burada bir strateji var ama. Buffett tüm toplantıda ve daha önceki konuşmalarında da kelimeler arasında bunu hep paylaşıyor. Bir avcılık yapıyorlar aslında onlar. Ve bir şirket satın alırken tamamen duygulardan uzak, belki acımasız bile davranıyor olabilirler. Tabi çok kibar ve nezih insanlar bunlar ama istedikleri fırsatları yakaladıkları anda hemen düğmeye basıyorlar ve çok kısa bir sürede genellikle şirket satın almalarını tamamlıyorlar. Ellerindeki devasa nakit bu konuda onların en büyük güvencesi ve oyun planlarının bir parçası aynı zamanda. %5 tahvil faizi de dolar bazında değerlendirildiğinde hiç fena değil ve burada biz küçük yatırımcılar için de bazı dersler var. Sabırla, bazen krizleri beklemek ve hedefinizde olan şirketin aşırı düşük fiyatlanmasını kendi avantajınıza çevirmeyi bilmek gibi mesela.
- 6. SORU: Şu ana kadar hiç anlatmadığınız en komik anınız nedir ve yaptığınız işin en zor kısmı nedir?
- CEVAP: (Buffett ikinci soruya cevap vermek istiyor): Aslında zor bir işimiz yok ve yaptığımız şeye bayılıyoruz. Her sabah kalktığımda kendimi iyi hissediyorum ve o gün ne olacak pek bilmiyorum. Belki hiçbir şey olmayabilir, belki bir şeyler olabilir ve hiçbir şey olmazsa çay fişlerini yuvarlayarak günümü geçiriyorum. Hayal edebileceğiniz en harika insanlarla çalışıyorum. Herkes birbirini seviyor, kimse bir başkasının pozisyonunun peşinde değil ve bunu ideal çalışma ortamı olarak düşünebilirsiniz. Evimden 5 dakika uzaklıkta ofis. Yani daha iyisini hayal edemezdim. İlk soruya Charlie cevap versin çünkü onun henüz duymadığınız çok komik anıları var ve hangisini anlatacağını merak ediyorum. (Charlie sözü alıyor): Warren ve ben doğal komikleriz. O yüzden pek fazla komik hikâyeye ihtiyacımız yok. İkimiz de yaptığımız şeye farklı açılardan yaklaşıyoruz ve birbirimizi eğlendiriyoruz. (Charlie sanırım net bir hikâye hatırlayamadı burada ve Buffett tekrar araya giriyor geçmişte bir avukatla yaşadıkları hikâyeyi anlatmasını istiyor, Charlie hikâyeyi tam hatırlamayınca Buffett devam ediyor.): 1966’da bir yer satın alırken tam olarak söyleneni yapacak bir avukata ihtiyacımız vardı ve Charlie aradığımız gibi bir adamı bulup getirdi. Daha önce hiç tanışmadığımız avukata şöyle dedi: o zamanlarda 30-35 yaşlarındaydım ve avukata Warren’a diğer 90 yaşındaki müvekkillerin gibi yaklaş dedi. Sonra hızlıca anlaşmayı ayarladık ve 12 milyonluk bir yer için 6 milyon borç almak üzere bankaya gittik. Bankacı aldığımız yerin çok kötü bir yer olduğunu ve gerçekten almak isteyip istemediğimizi sordu, bir de bunun üstüne gerçekten 6 milyon bu yer için kredi mi kullanmak istiyorsunuz diye sorunca biraz kendimize geldik. Yaptığımız anlaşmanın çok kötü olduğunu anladık. Fakat anlaşmayı çoktan bitirmiştik ve daha sonrasında bu yeri satabilmek için çok fazla uğraşmamız gerekti. Aslında sonucu iyi çıkan satın almalar yerine sonu kötü biten işlerden çok daha fazla zevk aldık hep. Şöyle düşünün: golf oynuyorsanız ve her atışınızda deliği tutturacağınızı biliyorsanız, yani 300 metreden, 400 metreden her vuruşun deliğe gireceğini düşünün. Kimse golf oynamak istemezdi. İşin zevkli tarafı, bazen iyi sonuçlar alacaksınız ve bazen de kötü sonuçlarla karşılaşacaksınız. O yüzden bizim için mükemmel olan bir oyunun içindeyiz ve ikimiz de çok fazla zevk alıyoruz. İstediğimiz her şeyi yapmakta özgürüz, hiçbir grup bize ne yapacağımızı söylemiyor ve biz de prensiplerimizi takip edebiliyoruz. Hayattaki en büyük lükslerden biri bu da. Dünyadaki başka hiçbir şirketin CEO’su veya başkanı olmak istemiyoruz çünkü uymak zorunda kalacağımız belirli kurallar yerine kendi kurallarımızı takip etmek istiyoruz.
Yani bilmiyorum, ben mi fazla içselleştiriyorum anlattıklarını yoksa siz de gerçekten benim gibi mi hissediyorsunuz. Fakat verdiği golf örneği bile ve sadece o da değil tüm paylaştıkları detaylar: o kadar iyi şekilde yılların tecrübesinin süzgecinden geçmiş ki; ayrıca bunları çok samimi bir şekilde paylaşıyorlar. Oynamak istedikleri oyunun kurallarını kendileri belirliyorlar ve bunun içinde başarısızlıklar da yer alıyor. Sadece seni tamamen sıfırlayacak aptalca hatalardan uzak durup; geri kalan başarısızlıklarından bir şeyler öğrenebilirsen ve yolda ilerlerken birkaç şeyi doğru yapabilirsen tüm bunlar yeterli olacaktır diyorlar, kısaca. Ben de naçizane aynı şeyleri uygulamaya çalışıyorum.
- 7. SORU: Görünen o ki, sıfır emisyonlu otomobiller kitlesel adaptasyon eğrisini yakalamış durumdalar. Bu alanda herhangi bir fırsat görüyor musunuz? Özellikle öne çıkabilecek bir şirket olabilir veya bu alanda çalışan fırsat olarak gördüğünüz ek teknolojiler olabilir.
-
CEVAP: (Buffett yine sözü alıyor): Charlie ve ben çok uzun bir süredir otomobil sektörünün çok zorlu olduğunu düşünüyorduk. Ford’a mesela bakarsak, Henry Ford ilk Model T’yi çıkardığında neredeyse tüm dünyanın sahibi gibiydi. Araç fiyatlarını çok düşük seviyelere çekebildi ve çalışanların maaşlarını yükseltti. Bambaşka bir kişilikte ve fikirde bir insan da olabilirdi. Amerika’nın devlet başkanı bile olabilirdi belki. Henry Ford tam olarak bu aşamadan, 20 yıl ileri sardığımızda, şirketi zarar etmeye başladı. Geçenlerde General Motor’un 1932 faaliyet raporlarını okuyordum -ki bugüne kadar yazılmış en iyi ve dürüst raporlardan biridir- Toplam ülke genelinde 19 bin bayisi olduğu yazıyor raporda ve o zamanlar nüfus 120 milyon civarlarındaydı. Bugün tüm ülke genelinde, tüm otomobil bayileri sayısı 18 bin civarında ve 300 milyon üzerinde nüfusumuz. Otomobil sektöründe ayrıca tüm dünyadan şirketlerle rekabet halindesin bugün ve bu şirketler bir yere kaybolmayacak. Bazıları bir süreliğine kazanan şirket olarak görülüyor fakat örnek verdiğim gibi bunlar çoğu zaman kalıcı olamıyor. Ferrari’yi bu noktada belki özel bir şirket olarak ayırabiliriz ama. Fakat onların iş modeli de yılda sadece 11 bin – 12 bin araç üretmek üzerine. Sanırım geçen yıl tüm Amerika’daki satış 14 milyon adet civarındaydı. Biz bayilik yapan şirketimizin işini çok beğeniyoruz ama otomobil endüstrisinin 5 veya 10 yıl içinde nasıl görüneceğini söylemem mümkün değil. Bu arada araçlardaki değişim konusunda haklı olduğunuzu düşünüyorum ve buna hep birlikte şahit olacağız. Fakat hiçbir şirketin bu değişimi yaparken tüm piyasayı domine ettiğini görmemiz olası değil. (Charlie söze giriyor burada): Elektrikli araçlar çok ciddi şekilde geliyorlar ve bu çok ilginç bir gelişme. Şu anda çok büyük bir sermaye harcaması ve ciddi risk içeriyorlar. Ve ben yüksek sermaye gereksinimini, yüksek riski sevmiyorum. (Sonrasında Buffett şöyle devam ediyor): Amerika veya başka bir yerde insanlar araba sürmeyi bırakacak değil elbette ama ben Apple’ın 5 yıl sonra nerede olabileceğini tahmin ediyorum, otomobil şirketleri için bunu söyleyemiyorum.
Bu anlattıkları açıdan bakınca aldıkları bahis çok mantıklı ve doğru bir pozisyon gibi görünüyor. Otomobil firmaları yerine bayilerle daha çok ilgileniyorlar ve bence bu ilginç bir bakış açısı. Daha önce de bahsettiğimiz bir şey vardı; tüketici alışkanlıklarıyla ilgili yorumlarını yatırım stratejilerinin temeline oturtuyorlar bir iş koluyla ilgilenirken ve değişik bir yaklaşım bu bana göre.
- 8. SORU: Pandemi döneminde tedarik zincirlerinde bozulmalar gördük. Bu yüzden bazı şirketler üretimlerini dünyanın başka yerlerine kaydırmak durumunda kaldılar. Sizce bu hem politik olarak hem de işletmeler açısından doğru bir şey mi?
-
Charlie CEVAP veriyor: Bu çok güzel bir soru. Elbette şirketler burada ürettikleri bir malı eğer Meksika’da daha ucuza aynı şekilde üretebiliyorlarsa bunu yapmaları çok mantıklı. Fakat aynı zamanda, tüm ülkenin üretim bandını alıp tamamen bir başka ülkeye kaydırmak çok büyük bir hata olur. Böyle bir durumda elimizde sadece çiftçiler kalır ve bu durum bizi 1820’lerin İngiliz kolonisi haline geri döndürür. O yüzden bu konunun iki kısmı arasında büyük bir gerilim var. Ama bizim çok fazla dışarıda üretim yapan şirketimiz yok, değil mi Warren? diye soruyor (ve Buffett söze giriyor): Evet. Sadece tekstil işleri biraz Güney Amerika’ya kaymış durumda. Sonrasında Çin buralardan da daha ucuz hale gelmeye başladı. Eğer 1960’larda Berkshire’ı aldığımızda bizim çalışanımız olsaydınız, çalışanların yarısı Portekizce konuşuyordu ve çok iyi maaş da almıyorlardı. Sonra aynı iş Güney Amerika’da daha ucuza yapılmaya başlandı ve biz de tekstil işini bırakmak zorunda kaldık. Ayrıca Amerika olarak tüm işleri kendimizin yapması da mümkün değil ve bunun yanında tüm dünyanın iş gücünün satın alıcısı olmamız da mümkün değil. Böyle bir süper güç yaratılması zarar verici olmaktan başka bir işe yaramaz ve insani olarak da bunları düşünmek gerekiyor. Tabi her zaman daha iyisi yapılabilir. Ve bunu yapabilmek için kaynağa da sahibiz. (Charlie tekrar söze giriyor): Adam Smith gerçekten haklıydı. Serbest piyasa kapitalizmi, bir şekilde ülkelerin GDP’sini yükseltmenin yolunu buluyor ve bunu belki de biraz acı çekmeden yapmanın bir yolu yok. Çok uzun bir süredir sistemin acı sonuçlarını devre dışı bırakmaya çalışanlar oldu ama eğer acıyı tamamen ortadan kaldırırsanız, kazancı da tamamen yok etmiş olursunuz. Sadece havuç üreterek ülkenin GDP’sini artıramazsınız. Aksi durumda Rusya gibi bir ekonomiye sahip olurdunuz. Ve o tarz bir ekonomiyi insanlar için şu şekilde kategorize edebiliriz: onlar bize ödeme yapıyor gibi görünüyor, biz de çalışıyormuş gibi yapıyoruz.
Ben bu dünya görüşleriyle ilgili yeterince açık bir cevap, zaten o yüzden aldım. Çok fazla da üstüne yorum yapmaya gerek yok, söylediklerinin birçoğuna katılmamak elde değil çünkü.
- 9. VE SON SORU: Sizin torunlarınızın yaşındayım. 20’lerinde birine, kendi torunlarınızı düşünün mesela, bilgeliğinizi nasıl aktarabilirsiniz ve onlara yatırım dünyasına girişlerinde nasıl yardımcı olabilirsiniz?
-
CEVAP: (Charlie cevaplıyor önce): Torunlarım genellikle benim gibi düşünmüyor ve bunun çok doğal olduğunu düşünüyorum. Ben hayatımı kendi tarzımla yaşıyorum ve onlar bundan örnek alabilirler isterlerse, eğer istemezlerse başka bir yol deneyebilirler. Tabi başka bir yol denemeleri benim hoşuma gitmiyor. Zaman zaman erkek arkadaş veya kız arkadaşlarını sevmiş gibi yapmak durumunda kalabiliyorum. Çoğu kişi gibi bunun zorluklarını yaşıyorum ve iyi bir çözümüm var: sadece dilimi tutup sessiz kalmaya çalışıyorum. (Buffett devam ediyor): Onun işi benden daha zor, çünkü benim durumumu düşünürsek, 3 tane çocuğum var ve benden daha akıllı bir şekilde yetiştiler. Çünkü benimkilerin kıyas ölçütleri ben olduğumdan dolayı, seviye daha düşüktü. Fakat itiraflara devam etmesek daha iyi çünkü bir yarım saat daha devam edersek ne diyeceğimiz hiç belli olmaz.
Diyerek toplantıyı tamamladılar. Bence çok fazla öğrenilecek şey var özellikle iki parta böldüğümüz bu yıllık toplantıdan. Eğer onlar da sağlıklı kalmaya devam ederlerse, ben de her sene aynı şekilde bu toplantıları paylaşmaya devam etmeyi düşünüyorum. Sanırım toplamda 60 civarında sorudan bazı elemeler ve sadeleştirmeler yaparak sayıyı 19’a düşürdüm. Herkesin de bu uzun toplantıyı takip edebileceği bir fırsat olmadığından bence gayet yararlı bir şeyler ortaya çıkardık diye düşünüyorum. Çok fazla yorum eklemeden sadece çeviri üzerinden soru ve cevapları ham bir şekilde vermek istedim. Belki bu toplantının içeriğindeki bazı dikkat çekici ve özel konular üzerine ileride tekli podcast bölümleri de yapabiliriz bu arada.
Ve yine ek olarak, benim için özel bir konuyu da özellikle bölümün sonuna bırakmak istedim. Bu bölümün yayın tarihi 19 Mayıs 2023’tü. Bundan tam bir yıl önce tam da bugün Borsada bi’ Başına isminde podcast yayınlarına başladım ve birinci yıl dönümü hem normal yayın günümüze hem de 50. bölüme denk geldi. 220 bin gibi dinlenme rakamlarına geldik bugüne kadar. Podcast platformlarının toplamında da aşağı yukarı 10 bin takipçi gibi sayılara ulaştık ve podcast için çok iyi bir rakam bence bu. Bunun etkisel hesabını yaparken, mesela eğer YouTube’da olsaydı x10 şeklinde bir denklem kuruyorum ben. Çok çok iyi bir rakam gibi görünüyor yani, ama çok fazla önemsediğim bir şey de değil, onu da belirtmem gerekiyor. Hiçbir yayında takip edin, paylaşın, işte etiketleyin veya destek olun gibi isteklerde bulunmuyorum, bundan sonra da bulunmayacağımı düşünüyorum. Sadece bir kulak misafiriyim dinleyenlere. Burada olmayı çok seviyorum. Ve Sartre’nin bir sözü vardı: “Düşüncelerimi, onları anlayamayan insanlara göstermeye ihtiyacım yok!” diyordu. Tam da bu sebepten podcast yapıyorum ve podcast dinleyicisi bence çok farklı bir seviyede. Şu ana kadar rahatsız edici yorumları geçtim; neredeyse çok kötü bir eleştiri dahi gelmedi, çok yapıcı eleştiriler alıyorum çoğunlukla. O yüzden yorumda bulunan, iletişime geçen, öneri ve eleştirilerini ileten herkese tekrardan çok teşekkür ederim.