/
33 mins read

2023: Hedefler

Ocak ayını henüz bitirmemişken ve ortalarını geçmişken; sanırım artık 2023 için bir bakış atmanın zamanı geldi ve kendi hedeflerimden, kendim için nasıl bir beklediğimden biraz bahsetmek istiyorum bugün. Makro ekonomi konuşmayı pek sevmiyorum ve bu konuda zaten yeterli de hissetmiyorum kendimi ama ayrıca Peter Lynch’in yine bir sözüne sarılarak bu konuyu çok uzatmadan kapatabiliriz. 1 yılda eğer 15 dakika ekonomi konuşuyorsam bu benim için yeterlidir ve zaten bunun 12 dakikası boşuna harcanmıştır, diyor. Tamamen benzer şekilde düşünüyorum. 2022’de hiçbir FED faiz açıklamasını canlı izlemedim, borsa açılışında ekran başına geçip bugün ne olacak demedim, ya da kapanışta ekrana kilitlenmedim, gün içinde hangi hisse nereye gitmiş ya da birinden çıkıp şuna girsem mi gibi düşüncelere de kapılmadım. Hatta geriye dönük şu hisseyi şuradan satıp diğer hisseyi buradan alsaydım şöyle bir kar yaratmış olabilirdim gibi matematiksel derinliklere de bakmadım. Yaptığım tek şey şirketlerin haber akışlarını takip etmek oldu. KAP bildirimlerini okudum, finansal tablolarını bir saatçi titizliğinde inceledim. Faaliyet raporlarını sanki ben yazmışım gibi kelime kelime kontrol ettim. Ve bu noktada belki bir eksiklik olarak sadece ortağı olduğum şirketler üzerinde bunları yaptım. Daha başka merak ettiğim ve incelemek istediğim bazı şirketler var fakat bunlara bir türlü zaman yaratamıyorum. Ve insanlar bunu nasıl yapıyor bundan da pek emin değilim. Biraz önce saydığım yaptığım ve yapmadığım tüm şeyleri yapıp üstüne günde en az 20-30 tweet atıp bir de bunun üstüne 10-15 şirket hakkında araştırma nasıl yapılıyor? ben bunun yolunu henüz çözemedim.

Ya ben çok ağırkanlı, üşengeç ve yavaş biriyim ya da yanlış yaptığım bir şeyler var. Sanırım 2023 yılında ilk yapmaya çalışacağım şey daha verimli bir çalışma yapmak olabilir. En azından twitter’da biraz daha aktif olmak istiyorum ama bunu da pek beceremiyorum. Bu saydıklarımdan twitter ve daha fazla şirket araştırması kısımlarını eğer çözebilirsem, 2023 yılının şimdiden benim için çok verimli geçmiş olacağını söyleyebiliriz yıl sonunda. Yine de tabi en azından twitter’da istatistikler var onları kontrol edebiliyorum. Aydan aya attığım tweetler sürekli artıyor, yavaş da olsa artıyor en azından. Yine aylık görüntülenme sayıları çok ciddi artıyor. Aralık ayını 70 bin görüntülenme civarında kapattık galiba. Ocak ayında bu rakam 100 bin olacak gibi görünüyor ve artış hızı bu şekilde ilerledi hep daha öncesinde de. Buna şu yüzden bakıyorum, bir şeyler pazarlamak ya da sosyal medyanın gücünü kullanmak için değil. Yazdıklarım bir karşılık buluyor mu ya da doğru yönde mi gidiyorum yanlış yönde mi gidiyorum bunu görmeye çalışıyorum. Aynı şeyleri yaparak çok da özellikle viral olacak şeyler paylaşmadan veya özellikle dikkat çekmeye çalışmadan da başarılı bir hesap olabilir mi onu görmek niyetim aslında yani. Aynı oranlarda devam ederse büyüme gidişatı sanıyorum 2023 sonunda aylık 500 bin görüntülenme civarında veya üzerinde olabilir hesabın durumu. Tabi eğer aynı şekilde devam edersem.

Bu konulara özellikle giriyorum çünkü gördüğüm kadarıyla özellikle fenomenler arasında, daha önce sıradan bir kullanıcıyken fark etmediğim bir etkileşim yarışı var. Şöyle, birbirlerinin hesaplarını şişirmek için ya da farklı kitleleri birleştirip takipçi kasmak için sarf edilen özel bir çaba var. Ve bu amaca yönelik bir twitter kullanımı çok yoğun. Her şey tamamen etkileşim üzerinden dönüyor. Bu da yine kitleyi bir kaldıraç olarak kullanıp ya doğrudan ya da dolaylı yoldan bunun üstünden bir gelir üretmenin yolunu yaratıyor tabi. Twitter’dan YouTube kanalına davet ediliyor insanlar. Orda ücretli katıl üyelikleri sunuluyor. Ya da yine twitter’dan instagram’a taşınmaya çalışıyor kitleler. Orada da post başı veya hikayeler üzerinden reklam pazarlama iş birlikleri var. Veya bir kişi instagram’da kuvvetli ve twitter’da ya da youtube’da zayıfsa; gidip bu platformlarda kuvvetli bir hesap buluyor ve karşılıklı olarak zayıf ve güçlü platformlarında birbirlerini güçlendirmek için etkileşime giriyorlar. Hatta ekşi sözlükte kendine başlık açtırıp reklam yapmak için paralı içerikler girdiriliyor. Çok değişik bir dünyaymış bu üretici dünyası gerçekten. Dışarıdan da hemen hemen net olarak görünüyor ama içine girildiğinde tam olarak anlıyorsunuz durumun ne olduğunu. Hangi oyunun içinde olduğumuzu bilelim diye bunları söylüyorum. Ben de bu yüzden en azından takip edilebilir bir hedef olduğundan, twitter’da aylık 500 bin görüntülenme hedefi koydum kendime 2023 sonunda ulaşmak için.

Yine istatistiklerden devam edersek, podcast benim için hiç tahmin etmediğim noktalara geldi. Tüm uygulamalarda finans ya da iş kategorisinde 1. sırada çok uzun bir süredir. Tek hedefim de bunu sürdürülebilir olarak devam ettirmek. Yapmam gereken tek şey de yeterince radikal bir şeffaflıkla ve doğrulukla ya da doğru olduğunu düşündüğüm soruları yönelterek aynı şekilde yayınlara devam etmek gibi görünüyor. Bazen bölüm bazında sıralamalara bakıyorum kendi kategorisinde bölüm bazında neredeyse ilk 10’u domine ediyor podcast. Bu yüzden gerçekten çok teşekkürler ilginiz ve alakanız için. Tabi bunu lütfen yanlış anlamayın bir övgü ya da beklenti içinde söylemiyorum bunu eğer öyle anlaşılıyorsa şimdiden gerçekten özür dilerim. Yalnızca hep birlikte gidişata bakıyoruz ve şeffaf bir düşünme ortamı yaratmaya çalışıyorum sadece. Bir de bu tarz bölümleri gerçekten sevmiyorum çünkü hem biraz daha kişiselleştirmek zorunda kalıyoruz bölümü hem de ana yapıdan biraz uzaklaşıyoruz bana göre. Daha çok kendimi soyutlayarak sadece bir ses olarak kalmak aslında niyetim. Bir iç ses de diyebiliriz buna.

Podcast’e dönecek olursak; buradaki bu düzenli yayın tarihleri için öncelikle izin verirseniz kendimi bir kez daha tebrik etmek istiyorum. Hala nasıl yaptığımdan pek emin değilim ama bir şekilde her hafta cuma günü aşağı yukarı belli bir saatte yayına girmiş oluyor yeni bölüm. Ve bunun yanında belki en zorlusu bir de her 2 haftada bir salı günleri satoshi radyo’da yayına giren HODL Günlükleri var.

Bu istikrar konusunda gerçekten çok övünüyorum kendi kendime burada da 1-2 kelime bir şeyler söylemek istedim o yüzden. Bir de Satoshi tarafında artık bölümleri YouTube’a da koymaya başladılar. Galiba aylık 1 bölüm üzerinden yayın yapacaklar orada, tabi podcast’e göre biraz daha yavaş gitmiş olur orası ama oradan da bakabilirsiniz bölümlere. Şu anda sadece ilk bölüm YouTube’da. Tabi böyle 2 ayrı podcast yapmak hem bir yandan çok daha yorucu ama bir açıdan da çok daha mantıklı oldu. Çünkü daha önce burada bitcoin bölümleri yapıyordum ama bu konularla ilgili olmayanlar olabiliyor -ki bence ilgilenmeliler. En azından söylediklerime bir bakmalarını isterim. Fakat konu başlıkları ayrılmış oldu, biraz daha düzenli bir hale gelmiş oldu bu şekilde podcast içerikleri. Burada da aşağı yukarı belirli bir şekil aldı zaten içerik çeşitleri. Hatta kafamda şöyle bir kategorileştirme yaptım: Bir kategori kitap içerikleri, bir kategori olağanüstü yanılgılar başlığında. Bunun içinde tarihteki değişik olaylara bakıyoruz. Yine başka bir kategori beyaz yaka dertleri ya da iş dünyası ve hayat üzerine. Bir kategori borsa sihirbazları üzerine. Ünlü yatırımcıların hayatlarına bakmaya çalışıyoruz. Bir kategori finansal bağımsızlık üzerine. Yine borsa ve özellikle davranışsal finans üzerine bir kategori daha düşünebiliriz. Yine bir kategori daha piyasalar üzerine ve yine bunda da biraz davranışsal finans var. Sri Lanka gibi belki ileride başka ülkeler üzerine de bölümler olacak yine bunu da ayrı bir kategori olarak düşünebiliriz. Bir de tabi bu bölüm gibi kişisel olan bir kategori var dersek toplamda baya bir alt başlık olmuş oluyor. Kategoriler bu şekilde kafamda ve aynı zamanda yazılı bir halde duruyor. Böyle kategorileştirme aslında büyük bir fayda da sağlıyor. Çünkü içerik konusunda ya da ne anlatacağım konusunda pek bir sıkıntı yaşamamış oluyorum. Hatta çoğunlukla hangi tarihte hangi bölümün olacağı aşağı yukarı 2 aylık bir takvimde belli gibi. Sadece kayıt tuşuna basıp kaydedilmeyi bekliyor. Ayrıca yine zaman zaman söylediğim gibi öneri ve eleştirilere ya da farklı bir konu üzerine bir fikir önerisine de her zaman açığım. Spotify’da podcast kategorilerini de güncelledim. Ekonomi, iş ve teknoloji kategorilerinde görünüyor podcast. Fakat bana garip gelen bir şey var, bu güncellemeyi yapmak için spotify’a mail atmak zorundasınız. Kendi içerik üreticisi panelinizden bu güncellemeyi yapamıyorsunuz. Mutlaka mail atacaksınız ve karşıda biri manuel olarak oradan elle düzeltecek. Çok saçma değil mi ya bu?

Neyse, podcast hakkında bir hedef vermek pek mümkün değil gibi. 2023 sonunda nerede olur inanın hiç bilmiyorum. Şu anda tüm listelerde ilk 50 içinde gidip geliyoruz. Belki bir gün ilk 20 hatta ilk 10 bilmiyorum, tabi bunlar biraz uzak ihtimaller olabilir çünkü özellikle kategori olarak buralara girecek şekilde bir kitleye hitap etmiyor olabiliriz. Bunu pek önemsemiyorum da, yalnızca kendi kategorilerinde 1. olması ve bunun devamlılığı benim için şu anda bile çok sevindirici ve yeterli sayılır aslında. O yüzden yıl sonunda ne olacağını pek bilemiyorum ama dinlenme üzerinden bir hedef koyabiliriz. Yakın bir zamanda 100 bin dinlenmeyi aştık. Yıl sonuna kadar eğer aynı büyüme eğrisinde ilerlersek toplamda 300 bin dinlenmeye yakın bir yerlerde tamamlayabilirim gibi yılı. Yine de bir şey söylemek gerçekten çok zor. Ama bildiğim bir şey var, her hafta cuma günleri aynı istikrarla bölümler gelmeye devam eder çok büyük bir aksilik çıkmazsa.

Bu arada tekrar bir dipnot girmek istiyorum. Herhangi bir tebrik ya da övgü beklemiyorum tekrar etmekte fayda var. Bu bilgileri sadece bir yol göstermek için veriyorum. Çünkü genellikle nasıl hedef belirleyeceğimizi pek bilmiyoruz. Bence hedefler tamamen ölçümlenebilir maddi şeyler olmalı. Ve bu belirgin hedefe nasıl ulaşılacağıyla ilgili bir yol haritası çıkartmak tabi ki çok önemli. Yalnızca biraz hedeflerden bahsedip bir rakam belirtmeye çalışıyorum aslında. Daha bahsetmek istediğim birçok hedef de var. Yoksa sadece podcast için 1 bölüm çıkar en az yol haritasını da dahil ettiğimizde sürece. O yüzden bugün yalnızca hedefler üzerine konuşuyoruz ve umarım herkes için yeterince yardımcı bir örnek yaratabilirim. Yine bu konuyla ilgili Babil’in En Zengin Adamı kitabında geçen bir bölüm vardı, daha önce paylaşmış da olabilirim tam hatırlayamadım ama eğer öyleyse yine paylaşmak istiyorum. Hedeflerle ve süreklilikle ilgili şöyle diyor Arkad: “Azim demek kendinize koyduğunuz hedeften şaşmadan ona ulaşmak için yolunuza devam etmek demektir. Ne kadar küçük de olsa kendime bir görev verdiğimde onu sonuçlandırmadan rahat edemem, yoksa önemli şeyleri yapabileceğime dair nasıl inancım olur? Eğer kendime 100 gün boyunca köprüyü geçerek şehre gidip orada 1 çakıl taşını suya atacağım gibi bir hedef koyarsam, bunu yaparım. Yedinci günde kendime hatırlatmama bile gerek kalmaz. Hiçbir zaman yarın 2 taş atayım, aynı şey demem. Onun yerine adımlarımı tekrar atıp taşı suya atarım. Yirminci günde kendime; Arkad bu işe yaramıyor, her gün 1 çakıl taşını suya atmanın ne faydası var? 1 avuç taşı suya at ve bitsin demem asla. Kendime bir hedef belirlediğimde mutlaka gerçekleştiririm. Bu yüzden de zor ve gerçekleştiremeyeceğim hedefler koymuyorum kendime. Çünkü rahatıma düşkünüm.”

Bu suya taş atma örneği, birçok şeyi açıklıyor aslında. Aynı Warren Buffett’ın kendine zıplayamayacağı kadar yüksek engeller koymadığını söylemesi gibi; hedefleri gerçekleştirilebilir tutmakta fayda var. Ve istikrarlı bir şekilde adım adım ilerlemek önemli olan. O yüzden benim de her hafta bir bölüm yayınlamam, bunun yerine bu hafta 2 bölüm yaparım haftaya gerek kalmaz demekten çok daha önemli. Ya da bu hafta yapmayıvereyim, bir sonraki hafta telafi ederim demek yerine bu sürekliliği sağlamak gerekiyor.

Birikim meselesi de aynı şekilde. Genellikle bu konuda çok fazla mail geliyor zaten. Aslında hepsine Arkad’ın suya taş atma hikayesini kopyalayıp yapıştırmak lazım. Bizdeki durum belki biraz daha farklı ama. Dibini görmediğimiz bir kuyuya taş atmaya benziyor biraz. Bu dipsiz kuyu dolar mı diye düşünüyoruz ilk başlangıçta. Ve kuyunun dipsiz olduğundan çok eminiz. Zaten tam olarak bu yüzden yeterince başarılı bir şekilde birikim yapamıyoruz. Fakat gerçekte olan şey; kuyu dipsiz değil. Sadece çok derin ve özellikle ilk 100 bine kadar taşın nereye gittiğini fark etmiyorsunuz bile, sesini duyamıyorsunuz bile. O yüzden bir şekilde ciddi olarak birikime odaklanmakta fayda var. Burada bir başka yaklaşım da geçenlerde yine böyle bir mail de geldi. Birikim yapmakta zorlanıldığı için kredi borçlanmasıyla zorunlu bir taksit ödemesi üzerinden hızlı bir birikim başlangıcı yapmak konusu var. Bu konuda pek emin değilim. Tercih edilebilir bir yöntem olabilir ama dikkatli olmakta fayda var. Örnek vermek gerekirse 2018 ya da 2019 olması lazım araç piyasalarının hızlandığı dönemlerde böyle bir kredi kullanarak en azından zorunlu ekstra bir birikim oluşsun diye arkadaşla ortak bir araç aldık. Fakat piyasa bir anda terse döndü ve 6-7 ayda aracı aldığımız fiyata elimizden zor çıkardık. Ben de elimde kredinin maliyetiyle kaldım. Büyük bir yanlış yaptım o dönem için. Tabi baktığında bir zarar yok ortada ama bu paraya büyük bir zaman maliyeti ödemiş oldum. Sonrasında, araç satışından sonra bu parayı portföye aktarıp durumu düzelttim ama yine de bu yöntemi kimseye önermem doğru olmaz. Yeterince güvenilir hissedilmiyorsa krediye karşıyım. Benim bu kredinin yanında yine fena sayılmayacak bir portföyüm vardı ve bu yatırımsı araç macerasına girdikten sonra da birikim yapabiliyordum ama ilk kural her zaman önce kendi kendine birikim yapmayı öğrenmek gerek. Eğer bunu başaramıyorsan genel toplamda ve nihai hedefe ulaşmaya çalışırken; yani bir finansal bağımsızlık hedefi varsa, başarılı olma şansı bana göre çok zor.

Biz şu anda iki kişilik bir aileyiz ve çok uzak olmayan bir gelecekte 3 kişi olmak istiyoruz. Hala bir şekilde kısmen birikime devam etmeye çalışıyoruz. Özellikle ilk hedefimiz, bir şekilde eşimi de finansal bağımsızlığına kavuşturmak. Fakat bu aynı zamanda hiçbir iş yapmamak demek olmuyor. İkimiz de mühendisiz ve çalışmadan durabileceğimizi pek sanmıyorum. Özellikle de eşimin. Bu yüzden topraksız tarım gibi işleri araştırıyoruz veya bazen bir kafe, pastacı gibi bir yer açma fikri geliyor. Fakat bu da şu andaki kapitalimizin bir bölümünü kullanmak anlamına geliyor. Ve şöyle düşünüyorsun, benim adıma sabahtan akşama kadar çalışan 7/24 mesai yapan kurumsal dev firmalar var. Bu firmalara yatırım yapmaya devam etmek yerine, neden ben kendi riskli işimi yapıp da daha büyük bir riskin altına gireyim ki? Ayrıca Robert Kiyosaki’nin dediği gibi eğer bir işyeri yatırımı yapıyorsan, bunun bir yatırım olması için senin orada çalışıyor olmaman lazım. Bu seni yine bir işçi yapar. Bu yüzden pek böyle adımlar atmıyoruz ve sürekli olarak başında durmayacağı daha butik ve kolay bir iş planı fikri geliştirmeye çalışıyor. Topraksız tarım buna biraz yakın bir ihtimal. En azından haftanın belirli günleri gidebileceğin ve genel olarak işçilerle idare edilebilecek bir plan olabilir. Fakat bu şu an için 2023 hedefleri arasında yer alması zor bir seçenek. Böyle bir yatırım için daha uygun bir ortamı beklemek zorunda kalabiliriz gibi görünüyor.

Bu yıl, bütçe konusunda da hedeflerimizi ve giderlerimizi aşağı yukarı belirledik. Tüm yılın tahmini bütçesini yaptık ve ay ay gerçekleştikçe bu tahminlerle karşılaştırma üzerinden canlı bir bütçe düzenlemesi devam ettirerek takip etmeye devam edeceğiz bunu. Özellikle enflasyon etkisi sebebiyle bu şekilde sürekli canlı bir bütçe takibi bu tip durumlarda daha uygun bir çözüm gibi. 6 ay sonra ne olacağını hiçbirimizin tahmin etme imkânı yok. Öyle bir dönemdeyiz. Ben genellikle bütçe yaparken öneri olarak yakınlarıma özellikle en az 3 aylık bir maaş tutarı kadar parayı kenarda tutmalarını öneriyorum. Bunu altın olarak saklayabilirsiniz veya bir başka şekilde ama portföyle alakası olmayacak şekilde böyle bir para ayırmak gerek kenara. Bunun dışında yine bir acil durum fonu yaratmak çok önemli. Belki bugünler tahmini 10 bin lira civarında bir para hazır tutulmalı ani kötü bir durum için. Yabancılar buna rainy day money diyor. Kötü gün parası yani. Tabi bu iki ayrı kenarda tutulacak fon, bir anda değil yavaş yavaş da oluşturulabilir ama bu birikimler bence kesinlikle portföyden ayrı tutulmalı. Bütçe yaparken zaten bu dağılımları yaparak bir birikim ve harcama dağılımı yapıldığında nereye ne kadar gideceği elde ne kadar kaldığı çok daha net bir şekilde görülebilir. Çünkü herkes için değişkenlik gösteren rakamlar bunlar. Ve belki en önemlisi her ay kuyuya taş atmak, istikrarlı bir şekilde bunu yapmak, anahtar nokta.

Bize gelirsek, bütçe konusunda pek bir problem yaşayacağımızı düşünmüyorum. Tahmini olarak yıl sonuna kadar aylık gelirin %30 ve üstünde bir rakamı biriktirebileceğiz gibi görünüyor. Ocak ayı için bu rakam şu anda %57 civarında çıktı ve yüksek ihtimalle ayı bu şekilde kapatırız. Aynı birikim oranını her ay tuttursak tabi müthiş olur ama bu pek mümkün değil ve %30 daha gerçekçi bir rakam olarak kabul edebiliriz. Aynı Warren Buffett gibi, ya da Arkad’ın söylediği gibi rahatımıza düşkün olduğumuzdan kendimize gerçekleştirebileceğimiz hedefler koyuyoruz.

Tabi bir de, ek olarak tatil bütçesi oluşturuyoruz bu yıl. Çünkü bunu yapmazsak tatile çıkamayacağımızı fark ettik. Yani kredi kartına borçlanarak ya da bir şekilde elbette çıkılır ama bu yöntemi ben pek sevmiyorum. Tatil bütçesi için temettü gelirlerinin bir kısmını kullanmayı düşündüm bir süre. Bunu hak ettik de zaten. Fakat kar topunu 1 yıl daha, daha yüksek bir tepeye çıkarmak için itmeye karar verdik. Tamamen temettü odaklı bir yatırım tarzımız olmasa da yılların getirdiği verimlilikle ve fena sayılmayacak lot sayılarımızla yine de bu yıl ilk defa ciddi bir temettü geliri olacak. Bunları tekrardan hisselere yatırıp 1 yıl daha pas geçiyoruz. Belki çok küçük bir kısmı acil bir ihtiyaç için ayırabilir. EREGL’den gelecek temettüye bağlı biraz da. Çünkü yıl sonu tahminleri biraz geriye çekilmiş durumda gibi görünüyor. Geçtiğimiz yıl hazirandan sonra yapılan tahminlerde 6 liralara yakın bir şeyler konuşuluyordu ama büyük ihtimalle 4 lira civarında gibi bir temettü olacak gibi. FORD temettüsü için ama bu sene daha umutluyuz. 30 lira civarlarında rakamlar konuşuluyor, umarım görürüz bunları. Ve yatırımlarını da yakından takip etmeye çalışıyorum, ayrıca temettü hisselerine sanırım bu yıl önceki dönemlere göre bir tık daha ağırlık vermeye çalışacağız. Kar topu etkisini 1 sene sonrası için daha da büyütmek için ve eşimi de bir an önce bağımsızlığına ulaştırmak için en mantıklı yol bu gibi görünüyor çünkü. VAKKO’dan tabi yine iyi bir temettü beklentimiz var. Buradan gelecek temettünün bir kısmına hediye olarak VAKKO’dan bir çanta alabiliriz ama eşim için. Bunlar dışında elimizdeki temettü hisselerinden sonuncusu VESBE ve orada da ciddi bir pozisyonumuz var. Geçtiğimiz yıl fabrikalardaki yatırımlardan dolayı çok düşük bir temettü verimiyle yine de bir şeyler verdiler, belki bu yıl yine benzer olabilir ama o birkaç sene önceki gibi olmasa da yine de makul bir oranda vereceklerini tahmin ediyorum ben. Tabi bunların hepsi birer tahmin ve hiçbiri yatırım tavsiyesi içermiyor. Yalnızca kendi beklentilerimi ve isteklerimi söylüyorum ve bunların gerçekleşecek olanlarla pek bir ilgisi de olmayabilir. Bunu sanıyorum belirmem gerekiyor.

Ayıca tatil bütçesi için, farklı bir yol izlemeye karar verdik. Altın veya döviz olarak da tutma fikirlerimiz vardı bu bütçeyi ama hem bir deneme maksadıyla hem de insanlara da gösterebilmek için fon almaya karar verdik. Ocak ayı için ilk 7.500 liralık gibi bir MAC fonu alımı yaptık. Ayık olarak düzenli veya bazen yüklü bir şekilde, totalde 25 bin gibi bir rakama tamamlamayı düşünüyoruz burayı. 1 haftalık tatil için ayırdığımız bir bütçe bu. Kimisi için çok az olabilir ya da kimisi için fazla görünebilir ama ortalama bir rakam gibi bana göre. Bir de kendi aracımızla daha çok gezi turu gibi bir şey yapmış olacağız aslında. Efes’i falan mutlaka bir durak olarak ekledik listeye. Genel olarak o bölgelerde 1 haftalık bir gezi turu yani aslında. Tabi neden böyle bir tercih yaptığımızı biraz açmak istiyorum. İlk olarak, borçlanarak tatil yapmaya tamamen karşıyım. Özellikle kredi kartı üzerinden 12 ay taksitle tatiller çok mantıksız ve nakit akışını etkileyen bir yöntem. Şöyle düşünmek lazım, bu döngüden çıkmak için mesela çok basit bir şekilde 1 yıl maalesef tatile gitmeyerek bunun yerine önden birikim yapmaya başlayıp bu şekilde tatiller finanse edilebilir. Eğer kredi kartsız tatil yapamam deniliyorsa, bana göre zorunlu olarak en azından 1 yıl tatil yapmaktan feragat etmek gerekiyor. Yani mutlaka tatilde kredi kartı harcamaları olacaktır, ya da yine otel masrafları falan bu şekilde karşılanabilir ama bunu bir tatil kültürü haline getirmiş durumdayız biz. Genel olarak olmayan parayla tatile çıkma gibi bir huyumuz var. Nasılsa ödenir diye düşünüyoruz. Bunun yerine biz bu yıl, tatilin bir başka şekilde de finanse edilebileceğini gösterebilmek için böyle bir yönteme girdik. Twitter’da bununla ilgili bir flood da var yaptığım. Orada yıl içinde tatil bütçesi için alacağımız MAC fonlarını güncelleyerek zaman zaman güncel fon durumunu paylaşmış olurum zaten. Zamanı geldiğinde de fonda ne kadar para birikmiş ve tatil masraflarımızı nasıl karşıladı, hatta belki üstüne ne kadar kara geçtik -iyimser bir tahmin olarak- hep birlikte bunlara bakarız.

MAC fonunu tercih etme sebebim, çok uzun süredir takip ettiğim kurucusu Haydar Bey’in yatırım tarzını çok beğeniyor olmam. Daha önce de bazı bölümlerde adını geçirmiştik bir videosunu da paylaşmıştım yanlış hatırlamıyorsam. Yatırım tarzını uzun uzun anlattığı videoları da var bunlara da bakabilirsiniz, hatta yakın bir zamanda yatırımcı toplantısı yaptılar onu da paylaştılar YouTube’da. O toplantının linkini de mutlaka bırakırım notlar kısmına.

Ve fakat, ben kişisel yatırım hesapları için fonları pek öneren birisi değilim. Bunun sebeplerine birazdan geliriz, ama ondan önce, örnek olması açısından 2022 için performans değerlendirmesi üzerine biraz konuşalım. Ben kişisel olarak seneyi %290 üzerinde bir getiri oranıyla kapatmışım. Normalde bunu twitter’da ya da sadece buna bölüm yaparak bas bas bağırmak lazım herhâlde. Biraz çekinceyle ve araya sıkıştırarak tatil floodu içinde fon karşılaştırması yaparken soktum araya bu veriyi. Çok dikkat çekmesinin ya da göze sokulmasının pek taraftarı değilim ve gerçekten bu tip konuları konuşmaktan da pek haz etmiyorum. Ama piyasaların çok güzel bir özelliği var, performansı net bir şekilde görüyorsunuz. Öyle oldu veya böyle oldu gibi bahanelere sığınamadan net bir şekilde sonuçlar önünüze çıkıyor sonunda. MAC fonu yıllık %286 getiri sağlamış. Yine çok sevilenlerden NNF fonu %245 gibi bir rakam olması lazım. BIST-100’de endeks olarak %196 getiri yapmış 2022’de. Böyle bir durumda peki neden kendim değerlendirmek yerine tatil bütçesini MAC fonuna emanet ediyorum? Çünkü bu bir harcama kalemi ve yatırımlarımız arasında bulunmasını istemedik. Getiri anlamında ve yönetim anlamında da en güvenilir emanet yerlerinden biri olduğundan dolayı tatil harcaması bütçesini oraya emanet ettik.

Peki, ben nasıl bu fonlardan daha yüksek bir getiri sağladım? Öncelikle geçmiş yıllarda yalnızca portföy büyüklüğüne odaklandığımı söylemem gerek. Fakat o yıllar için de böyle bir çalışma yapsam benzer bir sonuçla karşılaşacağımızı düşünüyorum. Ben 2022’ye kadar kümülatif getiriye ve yıl içindeki işlemlerin getirilerine odaklanarak bir portföy takibi yaptım. Bireysel hesapların da bunu mutlaka takip etmesi gerektiğini düşünüyorum ayrıca. Böyle yapmanın daha farklı yararları var ama artık bir fon gibi performans değerlendirmesi yapmak gerektiğine karar verdim bu yıl. Önce bir de şunu fark etmek gerekiyor, bazılarının karıştırdığı ve atladığı bir nokta var. Mesela %290 getiri demek 100 liraya + 290 lira kazanç elde etmek demek. Yani ana para 390 oluyor. Getiri hesaplamasında 1-x/100 gibi bir formül kullanılıyor, yani ana parayı çıkartıyorsunuz. Ayrıca bu rakamlar 2022 yılbaşından itibaren bileşik olarak yılın tamamı için hesaplanan rakamlar. Yani örnek olarak eğer ben bir fon olsaydım, en çok getiriyi 2022’nin ilk üç ayında sağladım. Eğer siz de yatırımcı olarak Nisan ayından sonra bu fona yatırım yapmış olsaydınız, %290 yerine büyük ihtimalle %200 gibi bir rakamla karşılaşabilirdiniz ve performansı beğenmeyebilirdiniz. Bu bileşik getiriyle performans değerlendirme yöntemi bu açıdan değerlendirildiğinde yatırımcı için yanıltıcı olabiliyor. Zaten fon yöneticilerinin en büyük sıkıntısı da burada, bizi 2-3 aylık duruma göre değerlendirmeyin diyorlar ve onlar da bu açıdan bakınca haklılar. Ben bu yüzden daha farklı bir yöntem olarak kümülatif getiri ve yıl içi işlemlerin getirilerine bakıyordum ama fon sistemini kullanmaya başlıyorum bundan sonrası için. Böyle ufak bir nüansı bulunsa da genel performans değerlendirmesi için çok daha doğru bir yöntem olarak görünüyor ve zaten herkes de bu şekilde ölçüyor performansını.

Bu kısmı bir kenara bırakırsak; fonları nasıl geçeriz. Buraya gelelim. Aslında fonlara neden yatırım yapmıyorum diye daha önceki bölümlerde de bazı yerlerde bunlardan bahsettim ama yine açalım bu parantezi. Birkaç madde halinde bunları sıralamaya çalışacağım:

  1. Fon yerine kişisel bir hesap, herhangi bir pozisyonu istediği oranda taşıyabilir. Satma zorunluluğu yok. Uyması gereken katı kuralları yok. Örnek olarak ben yılın bazı dönemlerinde bazı pozisyonlarda %50 üzerinde bir ağırlıkta portföyde taşıdım ve bu beni hiç rahatsız etmedi. Ya da denetleyici kurum kapımı çalıp hayır bunları satmak zorundasın, pozisyonu %10 altına çekmen gerekiyor demedi. Küçük yatırımcının fonlara karşı en büyük avantajı bu durum.
  2. Fonlar gibi zorunlu bir şekilde küçük yatırımcı çeşitlilik yapmak zorunda değil. İstediği sayıda hisse ve hatta bunun yanında fonlara yasak olan kripto para gibi varlıklar da taşıyabilir. Denetleyici kurum kapınızı çalıp hayır bitcoin pozisyonlarını satmak zorundasın demiyor size. Ya da mecburi olarak tüm portföydeki hisselerin %10 ağırlığında olması için ve yine bu oranda taşıyacağı hisseler sınırlı olduğundan 15-20 adet hisse taşımak zorunda değil küçük yatırımcı. Odaklı ve doğru bir portföy ve düşük çeşitlilik, riskli gibi görünse de eğer doğru bir dağılım yapıldıysa; çeşitliliğe göre çok daha büyük getiri imkanları sunuyor. Ray Dalio’nun bu konuyla ilgili bir çalışmasını daha önce paylaştığımı hatırlıyorum.
  3. Fon yöneticilerinin aksine, küçük yatırımcı bir getiri baskısı altında değil. Bir başkasının parasını yönetmek ne kadar profesyonel de olsa genellikle psikolojik olarak çok zor bir iş. Ve özellikle günümüzde herkesin ulaşılabilir durumda olması, kötü getiriler olduğunda sinirli ve kızgın yatırımcı kitlesinin kötü mesajlarına maruz bırakabiliyor yöneticileri. Birçok örneğiyle karşılaştık bunun ve birçok yönetici haksız bir şekilde çok fazla eleştirildi. Para kazandırırken herkese iyi görünüyorlar fakat piyasalar biraz ters gittiğinde fon yöneticileri için maalesef çok fazla ortada olmamaları gerekiyor. Bir futbol takımı oyuncusu muamelesi yapılıyor ne yazık ki bazı değerli yöneticilere.
  4. Fonlar sizin doğal avantajınız olan sektörlerde sizden genellikle birkaç adım geridedirler. Küçük yatırımcının bilginin bileşik getirisini kullanarak yatırım yapması gerekiyor; bunun aksine fon yöneticisi kapitalin gücüyle yatırım yapıyor ve çoğunlukla bilgi paradan hep daha fazla kazandırmıştır. Bu avantajı kullanmak gerek ve ayrıca bugünlerde geçmişe göre sektör araştırmak ya da kendi sektörünüzde bilgili olduğunuz alanda veri takibi yapmak çok kolay. En önemli doğal avantajlardan biri; bilgi.

Daha belki birçok madde olarak uzatılabilir aradaki farklar ama sanırım ana fikri verdiğimi düşünüyorum. Bir de şu yüzden detaya giriyorum bu karşılaştırmayı yaparken; TL bazında değerlendirildiğinde bitcoin %40’a yakın değer kaybı yaşamış bu sene. Ve portföyümde ciddi bir ağırlığa sahip sayılır. Eğer normal bir sene geçirmiş olsaydı mesela %10 artıda olsaydı, bitcoin bu yıl TL olarak, portföye etkisi %100 oranda ek bir getiri gibi bir şey olacaktı. Bu da başka bir ayrıntı. Ve aslında bitcoin’i bir yatırım sepeti mantığından çok; bir kaçış stratejisi olarak görüyorum zaten bunu yeri geldiğinde daha detaylı bir şekilde açıklıyorum.

Fakat tabi yine de tüm bu portföy değerlendirmesi ne bir karşılaştırma ne de bir kendini yüceltme, yalnızca rakamları paylaşıyorum ve bir benchmark testi olarak bakmak gerek duruma. Herkesin yapması gereken tek şey Warren Buffett’ın dediği gibi: “Kimse boğa piyasasında, sağanak yağmur sonrası, nehrin yükselmesini sağlayan şeyin kendi ayak çırpması olduğunu sanarak, büyük bir güçle böbürlenerek vaklayan ördeğin hatasına düşmesin. Akıllı bir ördek, sağanak yağıştan sonraki konumunu ve kendini sudaki diğer ördeklerle karşılaştırır.”

Bunun üstüne bir karşılaştırma daha ekleyelim hatta. Kuru soğan yıllık %315 artmış. Limon %200 üzerinde ve yine birçok üründe benzer oranlarda artışlar gördük. Yani mesela kuru soğan fiyatına endeksli bir finansal araç olsaydı, sadece bununla hiçbir portföy mühendisliği yapmadan daha yüksek bir getiri elde edilebilirdi. Portföy duruma gelirsek ve 2023 için bir beklenti üzerinde düşünürsek; sanıyorum en iyisi hiç düşünmemek. Ve böyle tahminleri yapmaktan da genel olarak çekiniyorum. Çünkü hiçbir şekilde doğru bir tahmin yapmak mümkün değil. Tek beklenti reel bir getiri sağlamak olabilir ya da en azından enflasyon oranında varlıklarını korumak olabilir. Bunun üstü zaten pastadaki çilek. Reel getirinin ne olduğundan da pek emin değiliz çünkü enflasyonun ne olduğunu bilmiyoruz.

Ve tüm bunları düşünerek 2023 için bir portföy hedefi belirlemeye çalışmak gerçekten hiç mümkün değil. Ama şu şekilde bir hedef koyabiliriz: BIST-100 ve bazı popüler fonların arasında bir yerde bir getiri hedefi mantıklı olabilir. Özellikle BIST-100’ü tam bir referans nokta gibi almak gerekiyor. Bu yıl %100 getiri sağlayacağım gibi ya da daha uçuk rakamlar konuşmak sürdürülebilir bir hedef olamaz. Piyasa yapıcıların rasyonel olmayan kararları sebebiyle hepimiz çok iyi bir yıl geçirdik ve bunun sadece kendi kararlarımızla gerçekleştiğini düşünmek bizi ancak aptal bir ördek yapar. O yüzden ben kendime aynı profesyonel bir fon yöneticisinin yapacağı titizlikte sadece referans noktası hedefleri alıyorum. Özellikle bundan sonrası için. Portföy belli bir büyüklüğe geldikten sonra da bana kalırsa mutlaka bu şekilde düşünmek gerek. Ayrıca belki yine 1 milyon altında, hatta 100 bin altı henüz büyük olmayan portföylerde de büyümeye odaklanmak hatalı sonuçlar çıkarabilir. İstikrarlı kalabilmek ve sürekli piyasanın üstünde makul bir seviyede performans göstermek aslında bileşik getirinin etkisiyle inanılmaz bir ayrıştırma yaratıyor. Elimizde iki seçenek olduğunu düşünelim; bundan 5 yıl önce herkes bu seçeneklerden ilki olan her yıl %50 – %100 arasında bir rakam büyümeyi tercih ederdi. Hatta bununla ilgili bazı yazılar da görüyordum o dönemlerde. Matematiksel olarak kaç yılda portföyün kaça katlandığı hesaplanıyordu bu büyüme yöntemiyle. Fakat ikinci bir seçenek var; her yıl, sadece piyasanın üstünde getiri sağlamak. Bu şekilde bir hedefin, oldukça belirsiz piyasamızda ölçülebilir bir hedef olarak konulabilecek en önemli portföy metriklerinden biri olduğunu düşünüyorum.

Yılbaşında hazırlanan bu bölümün sonunda 2023 ilk 4 aylık güncel durumu eklemek istedim

Ve unutmamamız gereken en önemli şey; kimse yükselen portföylerini kendi ayak çırpışlarıyla yükselttiğini düşünüp büyük bir güçle ve böbürlenerek vaklayan ördek hatasına düşmesin. 2023 ve sonrası için herkesin makul bir ördek olmasını diliyorum ve piyasalara bu açıdan bakmak uzun vadede daha yararlı olabilir; ayrıca daha sağlıklı.

Önceki Bölüm

Beyaz Yakalının Bazı Tonları

Sonraki Bölüm

Henüz Başlamayanlar İçin Yatırım (3N1K)

Latest from Blog

Uzun Vadeli Oyunlar

Bölümleri hazırlarken genellikle bir düşünce akışıyla ilerliyorum ve konunun nerede toplanacağını ya da nerede biteceğini başladığım

Birinci Kural: Para Kaybetme

Warren Buffett sürekli kullandığımız bir söz olarak bir keresinde şöyle demişti: “1. Kural: Para kaybetme. 2. Kural:

Öğrendiğim Birkaç Şey

Sahip olmak isteyeceğim neredeyse her şeye sahibim. Henüz elde edemedikleriminse yolumun üzerinde duran sadece birer checkpoint