Bugün sürü psikolojimizden girip Beyaz Yakalılar özelinde iş hayatını, hayat akışlarımızı ve sınıfsal durumlarımızı sorgulamak üzerine bir podcast bölümü yapmak istedim. Ayrıca sürü psikolojisi borsa ile de çok iç içe geçmiş bir durum, sanırım bunu şu ana kadar fark etmiştir büyük bir
Bugün artık, benim için bu bağımsızlık deklarasyonunu yaptıktan sonrasını konuşacağız. Bu 1 yılda neler oldu, ben neler yapıyorum, portföy durumu nasıl, günüm nasıl geçiyor veya ne gibi değişiklikler oldu; şeffaf olabildiğim kadar aktarmaya çalışacağım bunları.
Enflasyon oranının tam olarak kaç olduğundan emin olmadığımız günlerdeyiz. Bu yüzden, varlıklarımızı koruyabildik mi, veya üstüne reel bir getiri sağlayabildik mi pek farkında değiliz. Yarın yılbaşı ve yeni bir yıla, yeni bilinmezlere doğru, yeni bir sayfa açacağız. Daha az bilinmeyenli, daha öngörülebilir
23 Aralık 2022'de, aylık 8.500 liraya çıkartıldı asgari ücret. Dolar karşılığı olarak şu anda bugün itibariyle 450 dolar civarında. Bu bölümde enflasyon ve piyasalar üzerindeki etkileri hakkında konuşuyoruz.
Gayri safi milli hasıla yerine gayri safi milli mutluluk sıralamasına önem vermek belki diğer her şeyden önemli. Enflasyonun diş perileri tarafından, ya da noel baba tarafından bir gecede getirildiğini düşünmek yerine; problemin temel para arzı hatalarına ve ekonomik altyapısı haricinde sosyolojik bağlantılarına
Borsa Sihirbazları serisinin ilk bölümü tabi ki Peter Lynch. Ayrıca aynı isimde bir kitap da mevcut yine benzer bir şeyi anlatmaya çalışan onu da okuma listelerine eklemek için tavsiye etmiş olayım. Kitaptan ayrı olarak ben daha çok beni etkileyen isimler üzerinde durmaya
Bugün finansal özgürlük kalıbını ikiye ayırıp özgürlük kısmı üzerinde konuşacağız biraz. Yeterince finans konuşuyoruz zaten. Ya da ben öyle sanıyorum. Biraz daha frene basıp, asıl amaçlarımız ve hedeflerimiz üzerine konuşalım artık. Çünkü bunlar belki de işin diğer kısmından yani sayılardan daha önemli.
Hayatınız boyunca bir simülasyonun içinde olduğunuzu hayal edin. Hiçbir şekilde özgür iradeniz olmadığını, doğuştan ya da yaratılıştan bir köle olduğunuzu düşünün. Belki de gözlerimizin önüne çekilen bir perde ya da izlemek zorunda bırakıldığımız, önünde zincirlerle bağlandığımız bir mağaranın duvarına bakıyoruzdur. Belki en
Prensipler; belki de ihtiyacımız olan en önemli kurallar, ilkeler ve karar alma süreçlerimizin bir bütünü. Maalesef çoğumuz için, zaman zaman ve ihtiyaç duydukça gevşettiğimiz ve yok saydığımız kurallar bulunuyor. Geçtiğimiz günlerde uzun bir süredir listemde olan Ray Dalio’nun Prensipler kitabını bitirdim. Belki
Bugün biraz Bay Piyasa üzerine konuşalım. Daha önceki yaptığım bazı bölümlerde irrasyonel ve serbest olmayan piyasa özelliklerinden ve oyuncular üstündeki etkilerinden bahsetmeye çalışmıştım yer geldiğinde. Bay Piyasa genellikle iki oyuncu grubunun arasındaki değer çatışması üzerine kurulu genel olarak değerlendirdiğimizde. Başka oyuncular da
Piyasalarda ilk 1 milyona ulaşmak için de yeterince uzun süre yatırım yapmaktan ve beklemekten geçiyor. Warren Buffett’ın yine çok sevdiğim bir sözü var: “9 ayrı kadınla birlikte olup 1 ayda bebek sahibi olamazsınız” diyor.
Bu bölümde tekrardan geriye doğru bir adım atıp ana konu üzerinde dolanmak istiyorum biraz. Sanırım 8. Bölümde finansal özgürlük üzerine ve nasıl ulaşabileceğimiz üzerine bir giriş yapmıştık. Daha çok, basit ve kısa adımlardan söz etmiştik orada. Aslında çok fazla büyütülecek de bir
“Dünyanın bütün sorunu, budalaların ve fanatiklerin kendilerinden her zaman çok emin olmaları ve daha akıllı insanların şüphelerle dolu olmasıdır.” Ve belki de yatırım alanı bunun en güzel örneklerinden biri. Borsada kazandıkça insanın kendine olan güveni artıyor. Bilgisine, stratejisine oldukça emin bir
Yatırım kararları nasıl alınmalı ya da fırsatlar nasıl yakalanır, bir yatırım çeşidi değerlendirmesi nasıl başlamalı biraz bunlar üstüne durmak istiyorum bu bölümde. Bugün hem bir fon değerlendirmesi gibi bir şeyler yapmış olacağız, ama asıl önemli olan, kaliteli fon yöneticileri nasıl düşünür, nasıl
Geçenlerde Büyük İstifa Dalgası üzerine konuşmuştuk. Henüz daha bu hareketin bir isim kazanması üzerinden birkaç yıl geçmiş olmasına rağmen bugün çok daha farklı bir kavram tekrar karşımıza çıkıyor. “Sessiz İstifa” diye yeni bir şeyle karşı karşıyayız ve bu tam olarak Büyük İstifa